13 Mart 2008 Perşembe

DÜNYA KADINLAR GÜNÜ

Son çeyrek yüzyılda daha çok öne çıkan ‘özel günler’ kervanının belki de en gariban kalanıdır Dünya Kadınlar Günü. Çoğu ülkede bilinmez. Türkiye’de olduğu gibi, bazı ülkelerde ‘sözde’ önem verilir ve paneller, mitingler, özel televizyon programları vs. düzenlenerek kutlanır. Rusya gibi bazı ülkelerde de tatil ilan edilir, içilir, şarkılar söylenir, havai fişekler atılarak coşkuyla yaşanır. Peki bu günü diğerlerinden farklı kılan nedir?

Kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmak yolunda verdiği savaşın temsili başlangıcı olan 8 Mart 1857 tarihinde, Amerika'nın New York kentinde, tekstil sektöründe çalışan yüzlerce kadın, düşük ücretlerini, uzun çalışma saatlerini ve insanlık dışı çalışma koşullarını protesto etmek amacıyla grevler yapmıştır. Bunu takip eden bazı gelişmelerin sonucu artık 8 Mart tarihi kadınlar için çok özel bir günmüş gibi kutlanır olmuştur.

Peki 8 Mart’ta dünyanın dört bir yanındaki kadınlar için ne değişmektedir, kadınların ne kadarının bu günden haberi vardır, daha da önemlisi erkeklerin ne kadarı kadınların bu gününden haberdardır sizce..

Tüm özel günlerde olduğu gibi birçok kişi bugünü gazete ve televizyonlardan takip etmekle yetiniyor bence. Rusya’da, diğer ülkelerden biraz daha farklı olmakla beraber ciddi boyutta kutlamalar yapıldığını görüyoruz. En azından kişisel olarak.. Çoğu kadın en azından bir çiçek almıştır mutlaka. Ama Türkiye’de bugün kaç kadına eşi sabah kahvaltı hazırlamış, çiçek almış, yemeğe çıkarmış ya da bugüne özel bir kutlama yapmıştır acaba? Bunları gereksiz ya da şımarıkça bulanlar olabilir; o zaman kaç kız çocuğu doğduğu için anneleri suçlanmış, kaç küçük kız berdele veya töre cinayetine kurban gitmiş, kaçı namus belasına zorla evlendirilmiş, yıllarca süren ama korkudan kimselere söylenememiş tacizlere katlanmaya devam etmiştir sizce?

Acı gerçeklere gözlerimiz dolarak katlanmak durumunda kaldığımız bu zamanda kadın olmak bence 1857 yılından çok daha zor artık. Eşit şartlar hala yok; kim ne derse desin, erkek hala ve her yerde daha avantajlı. Kadın da çalışmak zorunda olduğu halde evin yükü büyük oranda kadında. Hele çocuk sahibi kadınlar için çalışmak adeta kabus. Eğitimli ya da cahil, zengin ya da fakir, genç ya da yaşlı farketmeden kadın büyük oranda fedakarlık yapmak ve yuvasında eşini ya da babasını, işyerinde patronunu ve çalışanını dengeli bir şekilde idare etmek zorunda. Ofiste iş, evinde hamarat ev kadını olmalı; gezme tozmalarda güzel, bakımlı ve zayıf, aynı zamanda da doğurgan ve anaç olmalı. Kısacası süper güçlere sahip olsak da biz kadınlar; trafikte erkek şoförlere, evde anlayışlı(!) kocalara, işyerinde ise aklı evvel kadınlarla çalışmak zorunda kalan zeki(!) patronlara yaranamayız. O yüzden bize senede bir gün bile fazla değil mi sizce!!!

Hiç yorum yok: