4 Mart 2008 Salı

YETER...

Uzun zamandır kalbimin katılaştığını, eskisi kadar hassas, kırılgan, sulugözlü olmadığımı farketmeye başlamıştım. Gençken insan herşeyi gerçek, herkesi kendi gibi, her söyleneni doğru sanır ya hani, ve zamanla törpülenir ya kalbi; alınan darbeler, geçirilen acı deneyimler ve açılan yanlış kapılarla. Her yeni üzüntü ruhumu usul usul kemirirken, kalbimin içi oyuk, asırlık bir çınar gibi boşlukla kaplandı zaman içinde; ve ben bunu büyümek, olgunlaşmak, hayatı tanımak gibi yalanlarla adlandırdım teselli olsun diye..

Oğlumuzu evimize ilk getirdiğimizde anladım ki, içimde bir yerlerde gömülü kalmış gözyaşlarım artık kirpiğimin ucunda. Gazetelerde, televizyonda gördüğüm haberler –neşeli ya da kederli, farketmeden– gözlerimi dolduruveriyorlar artık. Özellikle bebekler, çocuklar, anneler ve ölüm varsa içlerinde... Bir keresinde Sezen Aksu’dan duymuştum, “Anne olduktan sonra, her çocuğu ben doğurmuşum gibi hissediyorum” demişti bir yerlerde. Bunun aynını hissediyorum yoğun bir şekilde ben de.

Son yirmi küsür yıldır kanayan yaramız artık yüreklerimizi daha vahşice dağlıyor. Belki medyanın pompalaması, belki de tahammül sınırlarımızın zorlanması yüzünden, ülkemizin son dönemleri hep acı, hep haykırış dolu, hep ağıt yakılası.. Çenesi titreyerek ‘Vatan sağolsun’ diyen babalar, onlar ki erkek evlat sahibi olmanın gururunu sadece yirmi yıl yaşayabilmişler; ruhları bedenlerinde kalmaya direnerek ağıtlar yakan, feryat figan anacıklar, bir köşede sessizce yiten geleceklerine yanan gencecik yavuklular ve en acısı daha memeden kesilmemiş yetim kalan bebeler... Maalesef son manzaralarımız bunlar bir süredir.

Hayatın doğasına aykırı olan evlat acısını yaşayan her anayla beraber bir kez daha dağlandı kalbim, sanki ben doğurmuşum gibi şehit düşen bütün çocukları.. Memleketten uzak olanlar çok iyi bilirler; insanlar uzakta nasıl da aslan kesilir, nasıl da vatan aşkı taşırlar yüreklerinde, nasıl tek yürek olurlar düşman karşısında. Belki annelik, belki kadın duygusallığı ya da memeleket hasreti.. Canım son zamanlarda çok acıyor. Katılarak ağlamak isterken sesim yüreğimden çıkamıyor. Ne olur, nasıl çözülür, birileri mutlaka biliyordur; ancak benim tek bildiğim daha fazla evlat kanıyla sulansın istemiyorum topraklarımız. Tüm gücümle haykırmak istiyorum “Yeter artık dursun bu hayâsızca akın!”

Hiç yorum yok: