25 Eylül 2008 Perşembe

GURBETİN AVANTAJLARI

Gurbette yaşamanın çok ama çok zor olduğunu anlatıp duruyoruz hepimiz. Sevdiklerimiz yanımızda değil, evlerimiz ve eşyalarımız geçici, havasını ve suyunu sevdiğimiz ülkemiz bizden uzakta.. Yabancı bir ülkede olmanın binbir türlü zorluklarını sıralayabiliriz. Bir de işin farklı yönü var aslında; gurbette yaşamak bazı açılardan bir çok avantaj barındırmakta.

Bunlardan en güzeli hep özlenmemizdir. Aralıklı ve kısıtlı süre için buluşabildiğimizden, arkadaşlarımız ve ailemiz bizleri hep çok özlerler ve gördüklerine sevinirler. Yanlarında pek fazla kalamadığımız için de bizden sıkılmaya bile fırsat bulamadan yeniden özlem dolu aylar başlar. Bu sürekli özleme hali de, birlikte geçen vakitlerin kalitesini artırmaya ve hep özel ortamlarda bulunmaya götürür biz ‘daimi misafirler’i. Sevdiğimiz yemekler biz gelmeden hazırdır çoğu kez; kilo alıp geri dönme korkusuyla da olsa yemeden duramadığımız.

Biz daha memlekete varmadan buluşma planları yapılır, bütün dostlar bizim için toplanır ve mekan seçimi de genelde boğaz kenarı olur; deniz kokusundan uzak kalan ayların acısını çıkarmak için...

Özellikle büyük şehirlere gidenler, orada yaşayanların en büyük sıkıntısı olan yoğun trafik saatlerinden de kaçınarak, kendi memleketlerini turist tadında gezerler ve alışveriş merkezlerinin sakin ve rahat saatlerinde keyifle dolaşırlar. Hediye almak ve vermekse bütün bir tatil boyu sürebilir.

Başka bir ülkede yaşarken de, kendi ülkemizde yakından göremeyeceğimiz bir çok ünlüyle sıcak temas kurabilmemiz şüphesiz oldukça keyif verici. Türkiye’de Tarkan’ın kaldığı oteli bulmanız ve onun etrafını çevreleyip sohbet etmeniz ne kadar mümkündür sizce? Veya Sertab Erener’i en önden seyrederek, hatta elini tutarak şarkılarına eşlik etmek kaç kere gerçekleşebilecek bir olaydır? Peki ya Şener Şen’le Nazım Hikmet’in mezarı başında sohbet etmek veya bir bakanla derin mevzulara girmek?

Kısacası hep sızlandığımız gurbetin bize sağladıklarını yabana atarsak nankörlük etmiş oluruz bence...



Not: Enka 50. yıl kutlamalarındaki Sertab Erener konserinin etkisiyle yazılmıştır bu yazım :)

KARAAĞAÇ
Yar gidiyor musun?
Gitme; içimde bir korku var
Biliyor musun?
Böyle başlar ayrılıklar.
Gel biraz, kokunu bırak
Baharımı al, soğuktur oralar
Ağlıyor musun?
Ağlama, hayırlar uğurlar..
Gurbete giden döner mi dönmez mi?
Belli değil bilirim
Ben bir karaağaç gölgesi buldum,
Cebimde ümitlerim.

SEZEN AKSU

Hiç yorum yok: