2 Şubat 2009 Pazartesi

ANNELER KULÜBÜ

Erkeklerin askerlik, kadınların ise doğum hikayeleri malumdur. Birkaç kişi bir araya gelince, konu mutlaka buralara gelir. Anne olmuş veya olmak üzere olan, ya da bir gün mutlaka olmayı isteyen her kadın da yakınındakilerin hamilelik ve doğum macerasını en az bir kez duyar.

Garip bir durumdur annelik. Akılla açıklanması pek mümkün olmayan duygular yoğunluğudur. Minik bebeği içinizde hissettiğiniz o an başlar ve ömürlüktür. Aklınızın ve yüreğinizin büyük bir bölümünü kaplarken, artık hayatınız minik yavrunuz için yaşanır. Onsuz nefes alamaz, onun başına gelebilecek her türlü kötülüğe karşı çelikten bir kalkan olursunuz adeta.

Doğal olarak da bu eşsiz duyguyu önünüze gelen herkesle paylaşmak istersiniz. Karşınızdaki anne ise işiniz kolay; sizi en iyi bir anne anlar çünkü. Anne olmayan biri içinse siz, aklını çocuğu ile bozmuş, 3 lokma daha fazla yemek yedirmek için türlü numaralar çeviren, çocuğu iki kez hapşırsa telaşlanan, aşırı tepkiler veren ve haberlerde ölen ya da şiddet gören çocukları gördüğünde ağlayan garip bir insansınızdır.

Birkaç anne bir araya gelirse konu dönüp dolaşıp çocuklara gelir. Hele aynı yaşlarda çocukları olanlar için terapiye dönüşür buluşmalar. Doğumundan yemek alışkanlıklarına, yaş sendromlarından uyku düzenine kadar bir çok şey konuşulur. Kaçıncı ayda neler yaptığı, ilk dişinin çıkışı, ilk kelimesi hep paylaşılır. Ve en garip olanı da kimse bundan sıkılmaz.

Bazen çok sık gördüğünüz arkadaşlarınız ve çocuklarına da müdahale hakkını duyarsınız; anne olmanın bir diğer yan etkisi de bütün çocukları kendinizin doğurduğunu sanmanızdır zira. Hele yeni anne olmuş biri gelirse karşınıza, tüm tecrübenizi bir anda aktarmak istersiniz. Hatta farkında olmadan ileri gider ve “onu öyle yapma, böyle yap” moduna girip kendinizi kaybedebilirsiniz.

Moskova’da da tam olarak adlandırmadığımız bir kulübümüz var bence. Hamilelerin doğum yapacakları en iyi hastaneyi bulmalarından iyi bakıcılara kadar; kreş, okul, doktor gibi birçok konuda inanılmaz bir paylaşım ağı kurduk zamanla. Kendimizden sonrakiler zorluk çekmesin diye de var gücümüzle her dara düşene yardım etmeye çalıştık, elimizden geldiğince. Çünkü herkes gibi biliyoruz ki, bu hayatta çocuklarımızdan değerli bir şey yok ve yine biliyoruz ki bu bir ömür böyle olacak.. Çocuklarımız bir gün anne-baba olsalar bile..


**********************************

KINALI KUZUM

Ne yiyor, ne içiyorsun

Elde değil aklım sende
Gece çok geç yatıyorsun
Gelde bi demli çay iç bende
Olmadı akşam yemeğe yetiş bari
Yolunu gözlüyor Perihan Hanım
Bu ayrı ev işine alışamadım
Sızlıyor ince ince sol yanım

A nenni nenniKınalı kuzum
Büyüdün de adam mı oldun
Yanağı pembem, dudağı kirazım
Gözü okyanusun iyi ki doğdun

Bu yürek çarpıntısı ömürlük biliyorsun
Büyümedin hiç gözümde
Bebeğim sen ne diyorsun
Bir dualık mesafedeyim
Ne zaman sıkışırsan yanındayım
Ha bu arada soğudu havalar aman ha
Üşütme yine, kurbanın olayım

SEZEN AKSU

1 yorum:

tarchinbyseden dedi ki...

Özlemcim bu blog olayında MİM diye birşey varmış güzel birşeymiş. Edi beni MİMlemiş ben de seni MİMleyim dedim ;)

aşağıdaki maddelerdeki boşlukları tamamlıyorsun tatlım :)

1. Çocukken ............... kaçırdım.
2. Çocukken ............... yoksundum.
3. Çocukken ............... yaralanmış olabilirim.
4. Çocukken ............... olmayı hayal ederdim.
5. Çocukken ............... isterdim.
6. Evimizde asla yeterli .......... olmadı.
7. Çocukken daha fazla ........... ihtiyaç duyardım.
8. Bir daha asla .......... göremeyeceğim için üzgünüm.
9. Yıllar boyunca ......... merak ettim.
10. ............. kaybımdan dolayı hep kendimi suçladım.