2 Şubat 2009 Pazartesi

MED-CEZİR

Gurbette yaşayanların en büyük ortak paydası, elbette ki memleket özlemidir. İster koşa koşa, isterse mecburiyetten gelmiş olsun insanlar, kimsenin inkar edemeyeceği ve kopamayacağı kocaman bir anavatan gerçeği vardır ortada.

İlk başta çok etkili hissetmez insan; başka bir ülkenin kültürü, değişiklikleri büyüler çünkü. Kendi ülkesiyle karşılaştırmalar yapar ve kazanan hep gurbet vatandır. Zamanla inceden inceye gelir sızı, büyür özlem. Ve gitmeler gelmeler arasında öyle bir an gelir ki, gidemez/kalamaz olursunuz.

Uzun zamandır bu gel-gitler beni de vuruyor ne yazık ki.. Her seferinde aklımın ve kalbimin bölündüğünü görebiliyorum. Evim burda, benliğim orda; hayatımın şimdiki zamanı burası; geçmiş ve gelecek orası. Bu çözümsüz sorun kalplerimizin vazgeçilmez yükü, bence.

Gerek iklim, dil ve kültür farkı, gerekse yaşla beraber gelen köklü bağlılık duygusu, insanı gün sayar hale getiriyor. Henüz dönmüş bile olsanız, geri sayım başlıyor zihninizde, yüzlerce günden geriye..

Ama en acı gerçek de, bu gidiş gelişler sonrasında ruhunuzda kalan ve gittikçe derinleşen boşluk ve aidiyetini yitirme duygusu oluyor. Bunu ne kadar sık giderseniz o kadar yoğun hissediyorsunuz. İki taraftaki hayatı da ıskalamamaya, hem ordakilere hem de burdakilere yetmeye çalışarak müthiş bir çaba gösteriyorsunuz, farkında olmadan. Bu da insanı çok yoruyor...

Çocuklarınız bir yanda kalabalık, eğlenceli ve bol hediyeli günler geçiriyor, kendi dilinde ve kültüründe, bir yanda da anlaşamadıkları insanlarla arada sırada bir araya gelerek, çoğunlukla da evde sessiz günler geçirir oluyor. Ve o küçücük beyinleri bu işi çözemediğinden bazı dışavurumlar başgösteriyor, kaçınılmaz olarak; bazen uyku veya yemek düzeni bozuklukları, bazen de hastalık olarak...

Birgün kendi üç oda bir salon ve geniş balkonlu evlerimizde yaşamanın hayalini canlı tutarak, burada gün saymaya devam ediyoruz içimizden; bilmemkaçbinüç, biniki, binbir...


*************************************************

“ Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul!
Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.”

Yahya Kemal Beyatlı (İstanbul’umuza)

Hiç yorum yok: