2 Şubat 2009 Pazartesi

MANİK DEPRESİF HAYATLAR

Hayatın vazgeçilmezlerindendir iniş çıkışlar. Her zaman aynı şekilde gülmez insana kader; yeri geldiğinde yüksek şelaleler gibi cömert akan talih, bir saat içinde akışı tersine çevirip yerle yeksan edebilir herşeyi. Tüm bunlar her an herkesin başına gelebilir; yani hayat, kendi adaletini de içinde barındırır aynı zamanda.

Günün birinde “yürü ya kulum” denince bir insana inanılmaz mutlu, zengin, popüler veya başarılı olabilir. Bu yıllarca da sürebilir. Ta ki bir gün bir yağmur suyuna kurban olana kadar, sahip olunan herşey ve herkes.

İşte burda isyan gelir; ama hani herşey güzeldi, hani seçilmiş insanlardık biz? İşte inanılmaz gerçek dupduru bir şekilde karşımıza dikilir: Herkes aslında eşittir; yaşam sırasında bazı iniş çıkışlarda karşılaşıp birbirimizi tanımasak da, tek gerçek olan ölüm karşısında hepimiz tek tek sıraya girmek zorundayız.

Manik depresif bir ruh haliyle çok sıkı yaşayan biri olarak, benim gibi bir çok insanın da kendi içinde iniş çıkışlar yaşadığı dönemlerin başgöstermesinin kaçınılmaz olduğunu bilirim. Özellikle Moskova’da, gitmek ya da gitmemekle başlayan ve benzer başka kararsızlıkları da taşıyan ikilemler, insanın kafasında giderek büyüyen bir çığ haline dönüşebiliyor, zamanında çözümlenemezse eğer. Tam harika sanarken hayatı, birden bir sevimsizlik yüzünü gösterebilir veya tam da dibe vurduğunu sanırken insan, minicik bir ışık nasıl da tersine döndürüverir, çoktan durduğunu sandığınız dünyanızı.

Mutlu anların, tepeden inen acemi kayakçı misali nasıl da tedirgin edici bir hız ve şaşkınlıkla geçtiğini görürken, aslında içten içe bir an önce tökezlemek de ister insan, gizliden gizliye. Dibe vurmak da gereklidir çünkü bazen, yeniden su üstüne yükselebilmek için dipten güç alınmalıdır...

Hayat her zaman insana her istediğini, istediği anda vermeyebilir, ancak ümit denilen muhteşem duygudan yoksun kalmamak adına tüm karanlıklar derin bir tevekkülle atlanabilmelidir. İşte tam da bu yüzden, unutmaktan korktuğum tek bir cümle var beynimin bir köşesinde duran: “En karanlık an, şafak sökmeden önceki andır.”

******************
Hadi yüreğim ha gayret
Hele sıkı dur, hele sabret.
Başını eğme dik tut,
Bu bir rüyaydı farzet..

Sezen Aksu

Hiç yorum yok: