13 Aralık 2007 Perşembe

AŞIK KADINLAR ŞEHRİ

Moskova`da yaşayan ve benim tanıdığım kadınların hemen hepsi eş durumundan bu şehirdeler. Türkiye’de işleri, evleri, kırk yıllık arkadaşları, tanıdık manavları, kitapçı dükkanları olan ve buraya geldikten sonra da yeni ve zorlu bir hayata başlamak durumunda kalan cesur kadınlar hepsi de... Bu cesareti onlara sağlayan tek şey de AŞK bana kalırsa. Zira ancak çok kuvvetli duygular bir insanı köklerinden nazikçe koparıp başka topraklarda can bulmaya cesaret verebilir. Ve ancak aşk olabilir, uğruna bunca hayatın terkedildiği.

Ben de buradaki bir çok `kader arkadaşım` gibi evlilik yoluyla bu şehre gelenlerdenim; hatta sanırım en çılgını, çünkü henüz 24 saatlik evliydim Moskova’ya ilk geldiğim gün. İlk kez kendime ait bir evim ve o evi paylaşmaya can attığım eşimle geçireceğim bir hayat vardı önümde. Ancak geride bıraktıklarımın eksikliği de sevincime burukluk katmaktan geri kalmadı hiç.

Bir çok farklı hayata tanıklık ettik bunca yıl. Onlarca insan tanıdık, birbirinden farklı hikayeler duyduk. Yeni aile kuranlar, ailelerini buraya taşıyanlar, maalesef aile kalmayı başaramayanlar ve en acısı da iki farklı aile hayatı yaşayanlar... Hayat her zaman her istediğimizi aynı anda vermiyor tabii ki; ancak önceliklerimiz, değerlerimiz ve hayata karşı sağlam duruşlarımız bence bizi insan olmaya götüren. Farklı bir hayata uyum sağlamak, hele ki okul çağında çocukları olan aileler için çok zor elbette. Türkiye’deki hayatlar bazen o kadar çabuk bırakılamayabiliyor. Aşkın önüne geçen başka durumlar da ortaya çıkabiliyor. Ancak aslolan tek gerçek var bütün bu karmaşık his alemlerinde: herkes eteklerindekini dökmek ve ne istediğini, geçerli sebepleriyle birlikte karşısındakine iletmekle yükümlü. Aksi halde bir ev, çocuklara rahat bir gelecek ya da kariyer arzusuyla çıkılan bu yolculuk, hiç umulmayan bir durakta sona erebiliyor.

Bu şehirde inatla yaşamaya devam eden aşık Türk kadınları ve onların değerini bildiklerine inandığım sevgili eşleri! Lütfen sevginize, hayat ortaklığınıza, çocuklarınızın geleceğine ve en önemlisi aşkınıza sahip çıkın! Sizi buraya getiren ve yıllarca – herşeye rağmen – yaşamanıza sebep olan o ilk zamanki hislerinizi hatırlayın ve sımsıkı sarılın birbirinize; sarılın ki `Kırık Kalpler Şehri` olmasın Moskova...


SEN
Sen esirliğim ve hürriyetimsin,
Çıplak bir yaz gecesi gibi yanan etimsin,
Sen memleketimsin.
Sen ela gözlerinde yeşil hareler,
Sen büyük, güzel ve muzaffer
Ve ulaşıldıkça ulaşılmaz olan hasretimsin...

Nazım Hikmet

Hiç yorum yok: